Balkanlar Otostop Turu Gezi Rehberi Bölüm 3 | Karadağ

Zdravo,

İlk iki bölümde Makedonya ve Arnavutluk hakkında yazmaya çalıştım. Bu yazımda da Karadağ hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Bu ülkede yalnızca Herceg Novi‘ye gidebildim. Şehir hakkında yerli, yabancı neredeyse hiçbir kaynak yok. Yazarken biraz zorlandım. Sadece şehir hakkında okumak istiyorsanız üstüne tıklayıp direkt atlayabilirsiniz.

KARADAĞ

  • Karadağ da diğer bütün Balkan ülkeleri gibi Osmanlı hakimiyetinde belli bir süre kalmış. Osmanlı’ya karşı diğer Balkan ülkelerine göre daha iyi bağımsızılık mücadelesi vermiş.
  • Bir süre İtalyanların da işgali altında kalan ülke, Soyvetler döneminde Yugoslavya ülkelerinden biri oldu. 1992 yılında Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Sırbistan ile birlikte Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etti.
  • BM tarafından Yugoslavya mirasçısı olarak kabul edilip üyelik başvuruları reddedilince Sırbistan-Karadağ ismini aldı.
  • 2006 yılında düzenlenen referandumda %55,5’lik oy oranı ile bağımsızlık ilanı gerçekleştirdi.
  • Karadağ’ın güneyinde Adriyatik Denizine kıyısı; doğusunda Arnavutluk, kuzeydoğusunda Kosova, kuzeyinde Sırbistan, batısında Bosna Hersek ve güneybatısında azıcık da olsa Hırvatistan ile sınırları var.
  • Resmî dili Karadağca. Arnavutluk dili hariç diğer Balkan dilleriyle oldukça benzer.
  • Para birimi Avro(€)

Karadağ’a İşkodra üzerinden iki şekilde ulaşabilirsiniz. Podgorica’ya gitmek istiyorsanız güneybatı yönünü tercih edebilir, kıyı boyunca devam etmek istiyorsanız da kuzeybatı yönünü tercih ederek Ulcinj üzerinden giriş yapabilirsiniz. Ben ülke sınırlarına daha yakın olduğundan Ulcinj yönünü tercih ettim. Ulcinj, Arnavut Müslümanların yaşadığı bir şehir.

Sınır kapılarını geçerken ne kadar ısrar etsem de Arnavutluk tarafı damga vurmadı, Karadağ tarafı ise yüzümü dahi görmeden damgayı bastı. En son polis pasaportu uzatırken Müslüman olup olmadığımı sordu.

Karadağ otostop çekerken en çok zorlandığım ülke oldu. Yol boyunca denize paralel sıra dağların enfes manzarasıyla gidebilir, Tivat – Herceg Novi arasını arabalı vapurla alabilirsiniz.

Herceg Novi

Amaç direkt olarak Herceg Novi’ye ulaşmak olduğu için, bir bir Bar, Sutomore, Budva, Tivat gibi şehirlerin içlerinden durmadan geçip gidince insanın içi biraz buruklaşmıyor değil. Yol boyunca sizi inanılmaz bir doğanın takip edeceğinin garantisini verebilirim.

Otostop çekerken Ulcinj şehrine inmedim, onun yerine daha kısa olduğundan, Krute isimli köy yolunu tercih ettim. Baya ıssız bir yol olan Krute-Bar köy yolunda şansıma, Karadağca ve İtalyanca konuşan Müslüman bir abi aldı beni. O bölge dediğim gibi Arnavut Müslümanların yaşadığı bir bölge.

Bu arada o köy yoluna girdiğimde meyve satan bir kadın beni çantamla görünce hemen üzüm ikram etti. Yine Karadağ’da otostop çektiğim sırada nar toplama şansı buldum. 🙂

img_3063
Üzüm ikram eden teyze

Sıra sıra şehirleri geçtikçe hava da kararmaya başlıyordu artık. Yolun en güzel bölümü de Tivat yakınındaki Lepetane’den Kamenari’ye arabalı vapuru kullanarak geçtiğim zamanki harika manzarayı seyrettiğim bölümdü.

img_3453
Lepetane – Kamenari arası

Herceg Novi’ye vardığımda güneş neredeyse batmak üzereydi. Çok geç yetişmem yetmiyormuş gibi bir de Couchsurfing’den anlaştığım İgor’un, ben oraya vardıktan sonra beni misafir edemeyeceğini söylemesiyle günüm tamamen mahvoldu. Ben de alelacele Zemunella Guest House isimli yaşlı bir çiftin işlettiği yerde yer ayırttım. Şehrin merkezine biraz uzak, bütün o yorgunluğumla birlikte, şehri biraz dolaştıktan sonra oraya kadar da yürümek zorunda kaldım (İbne İgor).

Eve vardığımda yaşlı kadın, diğer odada Rus bir kadının kaldığını söylediğinde biraz heyecanlansam da, kadının en az 50 yaşında olduğunu görünce aynı oranda hayal kırıklığına uğradım. 🙂 İşin  bir diğer komik tarafı şu Bar yolundaki köyde beni alan abi, Bar’a doğru gittiğimiz sırada bir şekilde ona İgor’da kalacağımı söylediğim zaman ‘Fuck İgor’ diye karşı çıkıp ‘onlara güvenme’ demesiydi. Durumu kahkahayla karşılamıştım, nerden bilirdim adamın haklı çıkacağını. 🙂

Herceg Novi, Osmanlı ve Venedik dönemlerinde Castelnuovo, Yunanca’da ise Neòcastron olarak anılıyormuş. Bütün dillerdeki anlamı da Yeni Kale imiş.

Gezilecek Yerler

Saat Kulesi (Sahat Kula), Herceg Novi çok küçük bir şehir. Balkanların her noktasında olduğu gibi Stari Grad dedikleri eski şehrin ara sokaklarında dolaşabilirsiniz. Stari Grad giriş kapısı üzerinde Saat Kulesi bulunuyor. Bu kule 1667 yılında Osmanlı döneminde Sultan Mahmud tarafından inşa edilmiş. 16 metre uzunluğundaki kule üzerinde bulunan saat 1995 yılında yenisiyle değiştirilmiş.

img_3084

Deniz Kalesi (Forte Mare), Kale, 1392 yılında Bosnalı kral Tvrtko I tarafından, Kotor Koyu kıyısında bulunan bir kayanın üzerine, denizden gelecek saldırılara karşı şehri korumak amacıyla inşa edilmiş. Osmanlı döneminde güçlendirme amaçlı genişletilen kale duvarlarının üzerine dişler ve silahlar için delikler yapılmış. O dönemde kaleye Güçlü Kale anlamında ‘Yak Kula’ veya ‘Kula Abaspashe’ denmiş. Bu isim beni Abbas Paşa ismini araştırmaya yöneltti ancak bağlantılı hiçbir bilgi bulamadım. Forte Mare ismini ise Venedikliler döneminde almış. Günümüzde konserlerin, tiyatroların düzenlendiği bir yer olarak kullanılıyor.

img_3083
Deniz Kalesi

Başmelek Mikail Kilisesi (Archangel Michael Church), Bir Ortodoks Kilisesi olan Başmelek Mikail, ünlü bir mimar olan Milan Karlovac tarafından 1883 yılında Bizans, Roma ve İslam mimarisinin karışımıyla oluşturulan bir stilde, 28 sene süren çalışma sonucu inşa edilmiş.

img_3086
Başmelek Mikail Kilisesi

Kanlı Kale (Kanli Kula), Herceg Novi’nin, hatta belki de Karadağ’ın en ünlü ve en ilginç yapısı. 1482 yılında Osmanlılar tarafından inşa edilen yapı, günümüzde hâlâ türkçe ismiyle anılmakta. Aynı anda hem kale hem de hapishane olarak kullanılmış. Hapishanesinde bulunan tutukluların hiçbirinin kurtulmadığı, işkenceler yapılarak öldürüldüğü için Kanli Kula denmiş. Tutukluların duvarlara yaptıkları yazıtların hâlâ görüldüğü söyleniyor. Kalenin yalnızca üst tarafı turistler için açık, o yüzden bu söylentinin doğru olup olmadığı bilinmiyor. Kale ile ilgili ilk bilginin 1664 yılında şehri ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yazıldığı söyleniyor. Bu kale de, 1000 kişilik oturma alanına sahip olmasıyla, konserler ve tiyatrolar için kullanılıyor. Mükemmel bir manzarası bulunuyor.

img_3456
Kanlı Kale manzarası
img_3089
Kanlı Kale

Shpanola Kalesi (Fortress Shpanola), Baer Dağının tepesine, Osmanlı döneminde 15-16. yüzyıllar arasında inşa edilmiş. Bu kale ile ilgili çokça araştırma yaptığım halde bilgi bulamadım. Gitmeden önce de haberim yoktu zaten. Bir yerde isminin anlamının ‘Üstteki Kale’ olduğu yazıyor. Sanırım İspanyolca. Yine aynı yazıda rehbersiz bir şekilde gidilmesinin zor olduğu yazıyordu.

Mamula Hisarı (Fort Mamula), Kotor Koyu’nun hemen girişinde bulunan, adı da Lastavica Adası olan ancak Mamula olarak bilinen ada üzerine, Avusturyalı bir General olan Lazar Mamula tarafından 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş. Yapılış amacı Kotor Koyu’na girmek için gelen düşmanları püskürtmek olsa da amacı doğrultusunda kullanılamamış ve 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında toplama kampı olarak kullanılmış. Bu kaleden de gitmeden önce haberim olmamıştı dolayısıyla nasıl gidilir bilmiyorum. Mükemmel bir manzarası ve ürkütücü bir yapısı olduğuna eminim.

Savina Manastırı (Savina Monastery), Orda bulunduğum zaman haberim olmayan bir başka yapı. Manastır, kendi isminden alınan Savina bölgesinde kalıyor. Sırp Ortodoks Manastırı olan Savina, Aziz Sava tarafından inşa edilmiş. Tarihçiler tarafından 1030 yılında inşa edildiği düşünülen manastır için bu bilgiyi doğrulayacak herhangi bir kaynak yok. Aktif olarak kullanımda olan ve genişçe bir alan kaplayan manastırın bahçesinde eski bir mezarlık ve 2 adet kilise var. Muhteşem bir manzarası olduğuna bahse girebilirim.

img_3098
Herceg Novi

Maalesef bahsettiğim son 3 yapıdan da haberim olmadan şehre gittiğim için, gezemeden Mostar’a doğru yola koyulmuş oldum.

Şehirde ne yenileceğini ve gece hayatıyla ilgili de deyemimim olmadı. Yazın renkli bir gece hayatı olduğuna eminim.

Yazıyı Ferris Bueller’in bir sözüyle tamamlamak istiyorum; “Hayat kısa, eğer durup bir an için bile etrafına bakmazsan, onu kaçırabilirsin.”

Bir sonraki yazım Bosna Hersek hakkında olacak. Görüşmek üzere.

don’t be afraid, take the roads with GumsN’Shoes.

 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: